- Ekim 10, 2022
- Yayınlayan: admin
- Kategori: Makaleler / Yazılar
Panik atak, aniden ortaya çıkan, kişiye yoğun sıkıntı ve korku hissi veren, çeşitli bedensel belirtilerle bir süre devam eden nöbetlerdir. Bu nöbetler sırasında kişiler şiddetli biçimde “ölme, delirme, kontrolünü yitirme” korkusu yaşarlar. 5-10 dakikadan yarım saate kadar uzayabilen bu ataklar sırasında bir tehlike anında da kişinin bedeninde ortaya çıkabilen aşağıdaki belirtiler yaşanabilir:
- Çarpıntı, kalp atım hızında artış
- Terleme
- Titreme
- Nefes alamıyor, boğuluyor gibi hissetme
- Göğüs ağrısı ya da göğüs bölgesinde sıkışma hissi
- Mide bulantısı, karın ağrısı
- Baş dönmesi, bayılacakmış gibi olma
- Kişinin kendini ve çevresini değişmiş gibi algılaması
- Uyuşma
- Üşüme ya da sıcak basması
- Sık idrara çıkma
Genellikle atakların kalp krizi ile karıştırılması nedeni ile kişiler hastaneye gitmektedirler. Kişiler o an için yapılan tetkiklerin sonuçlarıyla sakinleşseler de sonrasında tekrar aynı durumu yaşamakla ilgili yoğun endişe duyabilirler. Bu endişe ve diğer stresli yaşam olayları atakların tekrarlanmasına neden olabilir.
Peki ne yapmalı?
- Yavaşça ve derin nefes almayı denemek, baş dönmesi, göz kararması gibi belirtilerin yaşanmasını önleyebilir.
- Daha önce de benzer bir atak yaşamışsanız, geçeceğini kendinize hatırlatmak rahatlatıcı olabilir.
- Gevşeme ve nefes egzersizleri öğrenmek ataklar ile baş etmenizi kolaylaştırabilir.
Tedavi sürecinde bir psikiyatri uzmanının takibi ve kontrolünde ilaç kullanmak, atak yaşamamak ya da atakların şiddetini azaltmak adına bir psikologdan psikoeğitim almak oldukça faydalı olmakta, panik bozukluk yaşayan birçok hastada psikoterapilerin kalıcı iyileşme sağladığı görülmektedir.
Tüm tedavi süreçlerinde olduğu gibi panik bozukluk tedavisinde de psikiyatriste danışmadan ilaçları bırakıyor ya da doz değişikliği yapıyor olmak tedavinin yarım kalmasına neden olmakta, atakların tekrar ortaya çıkma ihtimalini artırmaktadır.